Özlem
ÖZYURT, Ekmek Arası Çikolata, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2.
Baskı, İstanbul, 2011
|
•
•
A. DIŞ İNCELEME
1.
Eser Adı: Ekmek Arası Çikolata
Ekmek
Arası Çikolata isminin bir çocuk kitabı için oldukça doğru ve yaratıcı bir
seçim olduğu söylenebilir. Küçük bir çocuğun çikolataya olan aşırı
sevgisini/aşkını anlatan bir kitap için bundan daha doğru bir isim
düşünülemezdi. Kitap ilk bakışta adıyla bile kişide bir sempati ve merak
uyandırıyor. Bunun yanında kitabın konusuna ve içeriğine dair okuyucuya bir
ipucu veriyor. Çocuk edebiyatı eserlerinde iç yapı ve dış yapı unsurlarının bir
bütün halinde olması gerekir. Bir kitabı okuyup okumayacağımıza ilk etapta
kapağına ve adına bakarak karar veririz. Bu bakımdan Ekmek Arası Çikolata,
renkli kapak tasarımının yanında yazarın kitaba verdiği isimle de okuyucu
kendine çekmeyi ve ilk etapta yüzleri güldürmeyi başarıyor. Bir okuyucu böyle
bir isme sahip olan bir kitabın karamsarlık ya da şiddet unsurları
içermeyeceğini, daha iyimser hatta yer yer komik detaylar barındırabileceğini
az çok tahmin edebilir.
Bir
çocuk kahramanın çikolata sevgisi ekseninde gelişen maceralarını anlatan kitap,
birbiriyle bağlantılı toplam on bir bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerin
isimleri şu şekildedir: “Annemin Sebzeleri, Çikolata ve Ben”, “Okul Başlıyor”,
Çikolata Konuşur mu Hiç?”, “Çikolata: Tanrıların Nektarı”, “Biricik Peri”,
“Dayanılmaz Kaşınıyorum”, “Peri’nin Ördekleri”, “İsviçre: Sütlü Çikolata
Diyarı”, “Eve Dönüş”, “Yeniden Doğuş”, “Çikolata Soslu Hayat.” Bölüm adları içerikle uyumlu bir biçimde
seçilmiştir. Örneğin “Okul Başlıyor” bölümünde kahramanımız okula başlarken “Yeniden
Doğuş” bölümünde ise kahramanımız sekizinci yaş gününü kutlamaktadır.
2.
Yazar: Özlem ÖZYURT
Ekmek Arası Çikolata kitabının yazarı Özlem ÖZYURT,
1980 Ankara doğumludur. Ted Ankara Koleji’nin ardından, Galatasaray Üniversitesi
İktisat Bölümü’nü bitirmiştir. Yazı ile ilişkisi, üniversite yıllarında
Galatasaray Üniversitesi Detay Dergisi’nde ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın
internet portalı www. instanbuldostlari.org’da editörlük yaptığı dönemde başladı. Aynı
yıllarda Günışığı Kitaplığı’nda çalıştı.
Milliyet Sanat Dergisi’nde çeviri ve derleme
haberleri; Varlık, Kaçak Yayın Dergisi ve www.altzine.net internet sitesinde öyküleri yayımlandı. 2006-2008 yılları arasında Mario
Levi, Murat Gülsoy ve Semih Gümüş’ün yaratıcı yazarlık atölyelerine katıldı.
İlk öyküleri atölye çalışmaları sırasında ortaya çıktı. 2005-2009 yılları arasında
atölyedeki arkadaşlarıyla beraber Yazı Değirmenleri (www.yazidegirmenleri.com) adını koydukları sanal edebiyat dergisini hazırladı. Şu anda
İstanbul’da bankacılık yapıyor. “Ekmek Arası Çikolata” yazarın ilk romanıdır. Yazarın, “Bir Şehir Varmış, Bir Şehir Yokmuş”
adlı bir de öykü kitabı bulunuyor.
3.
Basım yeri, yılı, baskı sayısı: İstanbul, 2011, 2. Baskı.
Kitabın basım yeri İstanbul’dur. Kitap
toplamda iki baskı yapmıştır. Kitabın ilk basım tarihi Ocak 2011’dir. Kitabın
ikinci baskısı ise Kasım 2011’de yapılmıştır.
4.
Kapak düzeni, resmi ve cilt kalitesi (arka kapak, sırt): Kitabın
kapağı ilk bakışta ilgi ve merak uyandıracak şekilde tasarlanmıştır. Kapakta
kitabın başkahramanının bir resmi bulunmaktadır. Kırmızı kazağı, mavi pantolonu
ve spor ayakkabılarıyla gayet sevimli bir görüntü çizen bu sarışın çocuk, ilk
bakışta okuyucunun dikkatini çekmektedir. Ayrıca kapağın da büyük bölümünü
kaplayacak şekilde resmedilmiş çeşitli çikolata, kurabiye, renkli draje ve
pasta resimleri dikkati çekmektedir. Çocuğun bir eliyle bunları işaret ediyor
olması kitabın içeriğine yapılan başarılı bir göndermedir. Bu bakımdan
kitaptaki resmin içerikle bağlantılı olduğu söylenebilir. Kitapta çocuk
kahramanın fiziksel özellikleri üzerinde fazla durulmamıştır. Dolayısıyla kapaktaki
resmin kahramanı yansıtıp yansıtmadığı biraz havada kalmaktadır. İçerikte
kahramana dair başka bir resim yer almadığından okuyucu bu karakteri ancak
kapaktaki haliyle gözünde canlandırabilmektedir.
Ön
kapak yeşilin açık ve koyu tonlarının bir arada kullanımıyla oluşturulmuştur.
Bu yeşil tonlarının üstünde kahverengi, sarı, pembe, yeşil renklerinde çeşitli pasta ve çikolata
resimleri yer almaktadır. Ancak kapakta resmin yaratıcısının adına yer
verilmemesi bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Kapağın üst kısmında yine
yeşil zemin üstüne beyaz büyük harflerle kitabın adı yazılmıştır. Harfler
düzenli bir biçimde değil daha çok biri aşağıda biri yukarıda olacak şekilde
sıralanmıştır. Bu da kapağa eğlenceli bir hava katmaktadır. Kitabın adının yer
aldığı bölümün sağ alt köşesinde yazarın adı küçük siyah harflerle yazılmıştır.
Kitabın en altında orta kısımda yayınevinin adı ve amblemi bulunmaktadır. Kitabın sağ alt köşesinde ise kitabın baskı
sayısı yer almaktadır.
Kitabın
arka kapağında ön kapaktan farklı olarak düz sarı renk kullanılmıştır. Kapağın
yarıya yakın kısmında kitabın içeriğine dair oldukça merak uyandırıcı kısa
bilgiler verilmektedir. “Çikolatanın tarihini biliyor musun?”, “Peki sekizinci
yaş günümde anne ve babamdan nasıl bir hediye aldığımı biliyor musun?”
tarzındaki sorularla okuyucuda merak uyandırılmaya çalışılmıştır. Arka kapağın
sağ alt kısmında kırmızı bir dairenin içinde beyaz renklerle “9-13 yaş” ibaresi
yazılarak kitabın hitap ettiği yaş grubu belirtilmiştir. Kapağın sol alt
köşesinde ISBN numarası yer almakta onun hemen yanında ise kitabın fiyatı
bulunmaktadır. ISBN numarasının üst kısmında ise bandrol yer almaktadır.
Kitap
70 sayfadan oluşması sebebiyle ince sayılabilir. Buna rağmen kitabın sırt kısmı
değerlendirilmiştir. Kitabın sırt kısmında kitabın adı, yazarın adı ve
yayınevinin amblemi yer almaktadır.
Kitap
kapağı iç sayfalara oranla daha dayanıklı ve kalın sayılabilecek bir kartondan
yapılmıştır. İç sayfalarda ise kaliteli ve mat bir kağıt üzerine çalışılmıştır.
Kapak kartonunun ve iç sayfalarda kullanılan kağıdın kaliteli olduğu
söylenebilir. Özellikle iç sayfalardaki yazılar hiçbir biçimde iç içe
geçmemiştir. Yine öne sayfadaki yazıların arka sayfadan belli olması gibi
karışıklık yaratacak durumlarda söz konusu değildir. Bu da kullanılan kağıdın
kalitesini göstermektedir.
70
sayfadan oluşan kitabın sayfaları yapıştırılmak suretiyle bir araya
getirilmiştir. Bu çoğu zaman pek dayanıklı bir yöntem gibi görünmese de 9-13
yaş grubuna hitap eden bir kitap için uygun sayılabilir.
5.
Kitap boyutu, sayfa düzeni, yazı puntosu: Kitabın eni 13 cm, boyu ise 19.5 cm’dir. Bu haliyle alışılmış kitap
formlarında olduğu söylenebilir. Kitabın hitap ettiği yaş grubunun 9-13 yaş
aralığı olduğu düşünüldüğünde bu boyutların bahsi geçen yaş grubuna uygun
olduğu görülmektedir. Kitap gerek elde gerekse çantada rahatlıkla taşınabilecek
boyutlardadır. Kitap toplamda 71 sayfadan oluşmaktadır. Sayfa sayısı ve
boyutlarıyla okuyucuya kolaylık sağlayacak tarzda düzenlenmiştir.
Sayfa düzenine bakıldığında sayfanın yukarısından ve
aşağısından ikişer santimlik boşluk bırakıldığı görülmektedir. Yine kitabın sağ
ve sol kısmında da yaklaşık 2 cm’lik boşluklar bırakılmıştır. Bu her sayfada
aynıdır. Ancak kitabın bölüm başlangıçlarında boşluklar derinleşmekte bu da
yaklaşık 6 cm’yi bulmaktadır. Bölüm sonlarında da yazının bitiminden sonra büyük boşlukların
bırakıldığı görülmektedir. Yazı yoğunluğu hemen hemen her sayfada aynıdır.
Ancak bazı sayfalarda sayfanın üst kısmında, sağ ve sol köşelerde, bazen de
orta kenarda küçük resimlerin kullanıldığı görülmektedir. Resimlerin sayfalarda
dağılma biçimi ve sıklığı tamamen düzensizdir.
Sayfa numaraları sayfanın alt orta kısmında yer
almaktadır. Her sayfada numaraya yer verilmiştir. Sadece son sayfada kitabın
alt kısmına küçük bir resim konduğundan o bölüme numara getirilememiştir. Sayfa
numaralarının her iki tarafında küçük çikolata ve şeker paketleri
resmedilmiştir. Bu da kitabın temelini oluşturan “çikolata sevgisine” yapılan
başarılı bir göndermedir.
Yazı puntosu olarak 16 puntonun seçildiği tahmin
edilmekedir. Çocuk edebiyatı eserlerinde yazı puntosunun yaş gruplarına
uygunluğu önemlidir. Kitabın da yaş grubunun 9-13 aralığı olduğu düşünüldüğünde
16 punto uygun bir seçim gibi görünmektedir. Harflerin arasında belirgin bir
boşluk vardır bu da harflerin iç içe geçmesini önlemiş ve okuyucuya okuma
kolaylığı sağlamıştır. Kitapta konuşma cümlelerinden sonra 1 cm’lik boşluk
bırakılmıştır ancak paragraflar arasında belirli bir düzen söz konusu değildir.
Bazı yerlerde 1 cm’lik boşluk bırakılırken bazı yerlerde bırakılmamıştır.
•
B. İÇ İNCELEME
Özet:
(Yazar
başkahramana bir isim vermediğinden özeti yazarken ondan “kahraman/kahramanımız
diye bahsedeceğim.)
Kahramanımız
sekiz yaşında çikolatayı çok seven bir çocuktur. Sekiz yıllık hayatı annesinin
kendisine zorla yedirmeye çalıştığı sebze ve et yemekleriyle boğuşmakla
geçmiştir. Hayatının ilk dört yıllık kısmını ve bu zaman diliminde yediği
tatsız yemekleri hatırlamıyor oluşu ise en büyük tesellisidir. Yemek yemek
zorunda kalmamak ve istediği kadar çikolata tüketebilmekse onun en büyük
isteğidir. Futbola, çikolataya ve bilgisayara düşkünlüğü ise en belirgin
özellikleridir. En büyük hayallerinden biri de “Çikolata Günleri”
düzenlemektir. O günlerde herkes sadece çikolata yiyerek beslenecektir. Kahramanımızın
bir de küçük kardeşi vardır. Kardeşi yeni doğduğu zaman ilginin dağılmış olması
başlarda onun işine yaramıştır. Günde üç öğün yemek yemesi gerekirken kaşla göz
arasında bunu ikiye düşürür. Ancak anneannesinin devreye girmesiyle birlikte
durum değişir. Öğün sayısı ikiden beşe çıkar.
Kahramanımız
sekiz yaşında okula başlar. Babasının işi nedeniyle bir süreliğine Paris’te yaşamak
zorunda kaldıklarından okula bir yıl geç başlamak durumunda kalmıştır. Oradayken
iki yıl boyunca okul öncesi hazırlık sınıfına gittiğinden okul ortamına
alışkındır, hiç yabancılık çekmez. Okulun ilk günü öğretmenleri olan Mine
Minyon ile tanışır. Uzun boyu ve farklı giyim tarzıyla Mine Minyon hemen
kahramanımızın sevgisini kazanır. O gün kahramanımızın aklında kalan bir diğer
isimse aynı sınıfta bulunan Peri isimli kız olur.
Kahramanımız
bir gün okul çıkışında annesiyle birlikte bir alışveriş merkezine gider. Annesi
mağazaları dolaşarak kendine uygun bir ayakkabı seçmeye çalışır. O sırada orada
bulunan çikolata dükkanını gören kahramanımızın dikkatini vitrindeki rengarenk
drajeler çeker. Bu sırada hiç beklemediği bir şey olur ve drajelerden birinin
kendisine fısıldadığını fark eder. Çikolatanın konuşmasına şaşırır ancak bir
şey söylemez. Annesinden ısrarla vitrindeki drajelerden almasını ister. Eve
dönünce ilk iş odasına gider ve çikolata tekrardan kendisiyle konuşmaya başlar.
Vitrindeki çikolatayı çok istediği için kendisine ödül olarak onunla konuşma
şansı verilmiştir. Ancak bu durumun devam edebilmesi bu sırrın saklanmasına
bağlıdır. Çikolatanın söylediklerini kahramanımzdan başka kimse duyamamaktadır.
Başkasına anlattığı anda ise büyü bozulacak ve bir daha onunla
konuşamayacaktır.
Sohbet
sırasında çikolata, kahramanımıza kendisini avucuna almasını ve gözlerini
kapamasını ister. İkisi birlikte büyülü bir yolculuğa çıkarlar. Önce Magdelena
diyarında Kokoten Dede’yi bulurlar ve ondan kakao ağacının hikayesini dinlerler. Daha sonra
İspanya Kraliyet Sarayına gidip onlara kakaoyu sunan Kristof Kolomb’u görürler.
Bir sonraki adımda Aztek Kralı’na uğrarlar. Kral kendilerine “kutsal kahverengi”
adını verdiği sıcak çikolatayı ikram eder. Çikolata, kahramanımıza çikolatanın
Avrupa’da nasıl tanınıp yayıldığını anlatır. Daha sonra David Chaillou’nun
yanına giderek ondan çikolatayı yaratma sürecini dinlerler. Çikolatanın ilk
çikolata fabrikasının kuruluşunu anlatmasıyla birlikte çikolata tarihinin de
sonuna gelinir.
Ertesi
gün çikolatanın yapım aşamalarını arkadaşı Efe’ye anlatır. Ancak çikolatanın
konuştuğundan ve birlikte bu yolculuğa çıktıklarından bahsetmez, çünkü bu bir
sırdır. Daha sonra Peri de kendilerine eşlik eder. Peri, kahramanımızın
yüzündeki kızarıklıkları fark eder ve çikolata yemekten olabileceğini söyleyip
onu uyarır. O ise bunu kabul etmez ve çikolatadan zarar gelmeyeceğini savunur. Eve
gidince kahramanımızı yoğun bir kaşıntı tutar. Doktora gittiğinde çikolata
alerjisi olduğunu öğrenir. Daha az çikolata yemesi gerekecektir. On beş gün
boyunca ağzına çikolata sürmemeyi başaran kahramanımızın bu zorlu süreçte en
büyük destekçisi Peri olur. Birlikte sık sık vakit geçirmeye başlarlar. Evlerinin
arkasındaki gölette bulunan ördekleri izlemeye giderler.
Aradan
bir ay geçtikten sonra kahramanımızın İsviçre’deki dayısının yanına tatile
gider. Dayısı ona bütün şehri gezdirir son olarak da dünyaca ünlü pastacı
Pierre Herme’nin dükkanına götürür. Herme onlara onlara kaliteli bir
çikolatanın özlliklerinden, çikolatanın nasıl yenmesi gerektiğinden, en iyi
çikolataların nerede yapıldığından ve çikolata yapımının sırrından bahseder. Kahramanımız
tatilden dönünce ilk iş Peri’yle buluşur ve ona İsviçre de yaşdıklarını anlatır.
Kahramanımızın
doğum günü gelip çatmıştır. Annesi ve babası ona hediye olarak paketler dolusu
çikolata alırlar. Dayısı da yine çikolatayla dolu paket yollamıştır. Ancak anne
ve babasının asıl sürprizi başkadır. Bundan sonra sebze ve et yemekleri yemek
zorunda olmadığını, her öğün çikolata yiyebileceğinin müjdesini verirler.
Kahramanımız bu haberi hemen arkadaşı Çikolata’ya anlatır o da duyduklarını
inanamaz. Daha sonra Peri’yle buluşur. Peri de kendisine bir hediye almıştır.
Anne babasının sürprizinden Peri’ye de bahseder. Peri duyduklarına çok şaşırır.
Kahramanımız
artık her öğün çikolatalı pasta, profiterol ve drajeler yiyordur. Beslenme çantası bile sadece çikolatadan
ibarettir. Ekmek arası köftenin yerini ekmek arası çikolata almıştır. Ancak
aradan bir hafta geçince çikolataya olan isteği biraz azalır. O akşam yemekte
balık yemek ister. Ertesi günde sebze
kızartmasını canı çeker ve gece anne babasına belli etmeden kızartmayı odasına
götürüp yer. Sabah olduğunda ise durum değişir ve tekrar çikolata menüsüne geri
döner. Önceki gün olanların geçici bir durum olduğunu düşünür.
Kahramanımız
aynı gün anne ve babasıyla alışverişe gider. Alışverişte bir çikolata dükkanına
girerler ve gözü dükkandaki çikolata musluğuna takılır. Hemen ağzını musluğa
dayar. Bir süre sonra çikolata kreması şiddetle akmaya başlar. Kurtulmak istese
de başaramaz. Gözlerini bir hastane odasında açar. Annesi olan biteni ona anlatır.
Boğulma tehlikesi atlatmıştır. Boğazı tahriş olmuş, midesi yıkanmıştır.
Kahramanımız annesinin anlattıklarından oldukça ürker. Birkaç gün hastanede
kaldıktan sonra eve dönerler. Evde yaşadığı olayı uzun uzun düşünür. Her şeyin
fazlasının zarar olduğunu, her şeyden kararında yemek gerektiğini anlar. Anne
ve babasının kendisine doğum gününde verdikleri armağanla da bu mesajı vermeye
çalıştıklarını idrak eder. Artık dersini almıştır.
1.
Konusu: Bir çocuğun çikolataya
olan aşırı sevgisi/aşkı.
2.
Ana düşünce ve yan düşünceler:
Ana
Düşünce: Her şeyin fazlası
zarardır.
Yan
Düşünceler: - Sır
saklamayı bilmeliyiz.
- Çok sevdiğimiz şeyler bile bazen bize zarar
verebilir.
- Anne ve babamızın sözünden çıkmamalıyız.
- Paylaşmak güzeldir.
- İrademize hakim olmayı öğrenmeliyiz.
- Farklı kültürlere
ve inançlara saygı göstermeliyiz.
- Bazen en sevdiğimiz şeylerden bile sıkılabiliriz.
- Boyumuzun kısa kalmasını istemiyorsak süt
içmeliyiz.
3.
Resimler, metin-resim uyumu ve değerlendirilmesi: Kitabın kapağında başkahramanın bir resmine yer
verilmiştir. İçerikte kahramanın fiziksel görüntüsü hakkında fazla tasvir
yapılmadığından resmin içerikle uyumlu olup olmadığı belirsizdir. Kitabın iç
sayfalarında kahramana ait başka bir resim bulunmamaktadır. Kitapta çocuğun
çikolata sevgisi yoğun bir biçimde anlatılmıştır. Kapak resminde de içerikle
uyumlu olarak drajeler, pasta, kurabiye ve çikolata resimlerine yer
verilmiştir.
Baş kahramanın kapaktaki resmi dışında kitapta diğer
kahramanlara ya da olaylara dair ayrıntılı resim bulunmamaktadır. Kitap on bir
bölümden oluşmaktadır. Her bölümün başında da içerikle uyumlu resimlere yer
verilmiştir. Örneğin “Annemin Sebzeleri, Çikolata ve Ben” başlıklı bölümde
başlığın hemen üstünde sebze resimleri görülmektedir. “Okul Başlıyor” bölümünde
yine başlığın üst kısmında kitap ve defter resmi bulunmaktadır. Bu da yine
içerikle uyumlu görünmektedir. Bu uyum diğer bölümler için de geçerlidir.
Bölüm başındaki resimler dışında bazı sayfalarda
küçük resimlere yer verilmiştir. Bu resimler bazen sayfanın üst kenarında bazen
alt kısmında bazen de orta kenarda yer almaktadır. Bunlar da sayfanın içeriğine
uygun biçimde yerleştirilmiştir. Örneğin “çikolata ile birlikte neyi içmenin
doğru olacağının” anlatıldığı bölümde sayfanın alt kısmında bir kahve fincanı
resmedilmiştir. Kitapta sayfa numaraları, sayfanın alt orta kısmında yer
almaktadır. Bu numaraların her iki yanı küçük çikolata ve şeker paketleriyle
süslenmiştir. Bu durum her sayfada tekrarlanmıştır.
Kapaktaki çizim oldukça renklidir. Ancak iç
sayfalara geldiğimizde çizimlerin siyah beyaz olduğunu görüyoruz. Resimler
oldukça basit bir tarzda çizilmiştir. Bir çocuk bile bunlara bakarak
benzerlerini kolaylıkla çizebilir. Kitap, konusu itibariyle renkli bir biçimde
resmedilmeye müsait olmasına rağmen bu imkan yazar tarafından değerlendirilememiştir.
4.
Dil incelemeleri (imla, noktalama):
Yazım
yanlışları:
Eve dönmeden direk
oraya gittik. (direkt) (Özlem Özyurt,
Ekmek Arası Çikolata, s.44)
Hatalıydım, bunun farkındaydım ve ne yaparsam
yapayım, ne dersem deyim haklı
çıkmayacaktım. (Diyeyim) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.45)
Tenefüslerde kovalamaca oynamaya, beslenme çantamızdakileri
paylaşmaya başlamıştık. (Teneffüs) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.41)
Yemeğini bitirmişsin aferin, şimdi tatlıyı hakettin. (Hak ettin) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.10)
Babaannemin göz açıp kapayıncaya kadar saat beşte
içtiğimiz çayın yanına çiğ köfte hazırladığına şahit olmuş biri olarak, () onların herşeyi yapabilecek kadar genç
olduklarına inanırım. (Her şeyi) (Özlem
Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.6)
Belki de, “Bir
–iki şey dışında hiçbir şey hatırlamıyorum” demek daha anlamlı olacak. (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.2)
Teşhis hemen kondu: aşırı Çikolata
tüketimi! (Özlem Özyurt, Ekmek Arası
Çikolata, s.38)
Basım
hatası:
Annem de yok değil mi? (Annen) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.37)
İçeceklerin bitirdiğimizde, bana dönüğ o önemli soruyu sordu:
(İçecekleri) (Özlem Özyurt,
Ekmek Arası Çikolata, s.43)
Noktalama
yanlışları:
Geldi gelecek derken,
( ) durmadan uyuyan bir kardeşim olmuştu.
(Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.5)
Ben hayaller kurmaya devam ederken, () annemin sesi duyuldu: (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.10)
Tüm
bunları düşünerek, () önümdeki muzlu pastayı bitirmeye çalıştım. (Özlem
Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.68)
Peri (,) ördeklerin ne kadar şirin olduğundan
bahsedip durdu. (Özlem Özyurt, Ekmek
Arası Çikolata, s.42)
Kapi (,) kocaman bir köpekti. (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.47)
5.
Deyim ve atasözlerinin varlığı, değerlendirilmesi: Atasözleri ve deyimler dilimizi zenginleştiren
unsurların başında gelmektedir. Çocuk kitaplarında dilimizin zenginliğini
göstermek, çocuklara bir dil zevki ve bilinci kazandırmak ve onların sözcük
hazinesini zenginleştirmek amacıyla atasözü ve deyimlere sıklıkla yer verilmesi
gerekmektedir. “Ekmek Arası Çikolata” kitabında kırk bir adet deyime yer
verilmiştir. Bunların çoğu da “ağzına sürmemek, ortadan kaybolmak, yerini
almak, göz göze gelmek” örneklerinde olduğu gibi çocuğun anlamını kolaylıkla
bulabileceği türden deyimlerdir. Kitapta atasözlerine ise hiç yer
verilmemiştir. Bu da kitap için büyük bir eksikliktir.
Deyimler:
Annemse oldum olası sebzelerle kafayı bozmuştur.
(Kafayı bozmak) (Özlem Özyurt, Ekmek
Arası Çikolata, s.2)
İlk günlerde anneannem, dedemin hastalığından dolayı
yardım etmeye gelememiş; annemin eli ayağına dolanmıştı. (Eli ayağına dolanmak)
(Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.5)
Bunların dışında kullanılan diğer deyimler şunlardır:
El koymak, ağzına sürmemek, göze çarpmak, yerini almak, göz göze gelmek, gelip
çatmak, kendini alamamak, boşa gitmek, yolunu tutmak, bakış fırlatmak, aklında
kalmak, laf atmak, elinden bir şey gelmemek, aklı başından gitmek, yerinde
duramamak, iş işten geçmiş olmak, gözü takılmak, gözlerini fal taşı gibi açmak,
fırsattan istifade etmek, ortadan kaybolmak, yol tepmek, umutsuzluğa kapılmak,
şaşırıp kalmak, saçı başı birbirine karışmak, bir yolunu bulmak, mideye
indirmek, ziyafet çekmek, ne yaptığını bilmemek, ters ters bakmak, keyfi
kaçmak, aklının ucundan bile geçirmemek, yolunu gözlemek, karnı zil çalmak, can
atmak, sevince boğmak, avucunun içi gibi bilmek, gözlerine inanamamak, keyfine diyecek
olmamak, ucuz atlatmak.
Atasözleri: Kitapta atasözüne yer verilmemiştir.
6.
Anlatım Bozuklukları (Zaman uyumu, özne-yüklem uyumsuzluğu, gereksiz ya da
yanlış öge kullanımı…)
Babamın işi nedeniyle bir süreliğine Paris’te
yaşamak zorunda kaldığımızdan,
okula bir yıl geç başlamak zorunda
kalmıştım. (Özlem Özyurt, Ekmek
Arası Çikolata, s.11)
O an pazarda geçen diyalog hayal ettim: (Bir diyalog hayal ettim) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.24)
Bunu bir yığın açıklama izledi. Hepsini dinlemedim. (Hiçbirini
dinlemedim) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası
Çikolata, s.35)
Babam yolda en az doktor kadar vaaz çekti. (Vaaz verdi) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.38)
Yalnız tüm bu kötü günler sırasında Peri ile daha (da) yakınlaştık. (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.41)
Beni görünce bir oh çektiği gözlerinden
anlaşılıyordu. (Yüzünden anlaşılıyordu) (Özlem
Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.44)
Hatalıydım, bunun farkındaydım ve ne yaparsam yapayım, ne dersem deyim haklı çıkmayacaktım.
(Hatalı olduğumun farkındaydım) (Özlem
Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.45)
Çikolata üreticileri genellikle iki, üç ya da daha fazla çeşit kakao çeşidini
karıştırırlar. (Üç ya da daha fazla kako çeşidini karıştırırlar) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası Çikolata, s.53)
En çok başlangıçta çorba olarak yediğim sıcak çikolatayı seviyordum.
(İçtiğim) (Özlem Özyurt, Ekmek Arası
Çikolata, s.66)
7.
Beğenilen (edebi) cümleler: “ Ağzıma attığım en küçük et parçası bile birkaç
saniye sonra dev lokmalar halini alır, bir türlü yutulacak kıvama gelmezdi.
Bunda benim hiç suçum olmadığını, bana hep sinirli hayvanların denk
geldiğini anneme bir türlü anlatamamıştım. Onlara hep mutlu hayvanların denk
gelmesi nasıl bir adaletti bilemiyorum.”
8.
Kültürel Uyumsuzluklar: Kitaptaki
karakterler tüketim toplumunun sadık birer üyesi gibi tasvir edilmiştir. Süreki
alışveriş yapan ve zamanının çoğunu alışveriş merkezinde geçiren bir aile
tablosu görüyoruz. Başkahramanın doğum gününü Mc Donalds’da kutlaması kültürel
uyumsuzluk olarak sayılabilir. Bunun yanında başakahramana Peri tarafından
Snoopy çizgi romanının hediye edilmesi, göletteki ördeklerin koşuşturmalarının
Real Madrid-Manchester United maçına benzetilmesi de bir diğer detaydır. Burada
yabancı isimler yerine bizim kültürümüze ait örnekler verilebilirdi.
Kitapta deyimlere yer verilmiştir ancak atasözü
kullanılmaması büyük bir eksikliktir. Sonuçta atasözleri bizim kültürümüzün
özünü oluşturmaktadır. Genel olarak karakterlerin Türk olduğuna dair çok da
fazla bir detay yoktur. Yani başkarakterin adı “Michael” olsaydı da kitapta
anlatılanlar yadırganmazdı. Bize ait değerlere çok az yer verilmesi,
kültürümüzü sevdirip benimsetme noktasında yazarın bir eksikliği olarak göze
çarpmaktadır.
Tüm bu eksikliklere rağmen birkaç olumlu detaya
değinmek gerekirse; Nazım Hikmet’in “İsviçre’den Geçerken” isimli şiirine yer
verilmesi çocuklara bu şairi tanıtmak açısından önemlidir. Bunun yanında
“babaanne, anneanne, dede, dayı” gibi aile büyüklerinden sevgiyle bahsedilmesi
ve aile bağlarına yapılan vurgu olumludur. Kitapta geçen çiğ köfte, tarhana
çorbası gibi yemek isimleri de yine kültürümüzle uyumludur.
C.
Sonuç ve Değerlendirme
“Ekmek Arası Çikolata” kitabı gerek kapak tasarımı
gerek isim seçimiyle ilk bakışta okuyucuda ilgi ve merak uyandıran bir kitaptır.
Çikolatanın kitabın merkezinde olması yazarın çocukları iyi tanıdığını ve
onların ilgi alanlarını, dikkatlerini çekecek noktaları bildiğini gösteriyor.
Kitabın sayfa düzeni, resim kullanımı ve kenar boşlukları okuyucuyu yormayacak biçimde tasarlanmıştır.
16 puntoyla yazılmış olması ve harflerin birbirine girmeyecek biçimde
boşluklarla ayrılmış olması da okuma kolaylığı sağlamaktadır. Sayfa sayısının
71’le sınırlı tutulması da hitap ettiği yaş grubunun gözünü korkutmaması
bakımından önemlidir.
Kitap, bir çocuğun aşırı çikolata düşkünlüğünü, bu
yolda anne babasının uyarılarını dikkate almayarak sonunda hastanelik olmasını
anlatıyor. Kitabın sonunda çocuğun olanları düşünüp “evet her şeyin fazlası zararmış,
bundan sonra daha dikkatli olacağım” diyerek ders çıkarmış olması yazarın okuyucuya verdiği olumlu bir mesajdır. Kitapta
kötü karaktere yer verilmemiştir. Başkahramanın ufak tefek yaramazlıkları bir kenara bırakılırsa neredeyse bütün
karakterler olumlu özellikler göstermektedir. Kitapta şiddet, karamsarlık içeren
durumlar yoktur. Genel olarak iyimser mesajlar verilmektedir.
Dil ve anlatım açısından bakıldığında kitap kısa,
açık ve anlaşılır cümlelerden oluşmaktadır. Çocukların anlamını bilemeyeceği
kelime sayısı yok denecek kadar azdır. Ancak kitapta yoğun bir devrik cümle kullanımı
vardır. Kitabın neredeyse yüzde altmışlık bölümünü bu tarz cümleler oluşturmaktadır.
Buna ek olarak çikolatanın tarihinin anlatıldığı bölümde çok fazla yabancı isim
geçmektedir: Guyana, Magdelena, Kokoten
Dede, Mayalar, Aztekler, Kristof Kolomb, Kral XIV. Louis vb. Bu yabancı
kelimelerin çokluğu bir noktadan sonra okuyucuyu sıkabilir.
Kitapta deyimlere sıkça yer verilse de atasözünün
olmayışı eksikliktir. Bunun yanında kültürümüze ait değerlerin çocuğa aktarılmasında
da eksiklik vardır. Kitapta çoçuğun ve ailesinini sürekli alışveriş yapmaları
ve çok fazla para harcamaları da tüketim toplumuna yapılan bir övgü
nieliğindedir ve olumsuzdur. Kitapta başkahramana yazar tarafından bir isim
verilmemesi büyük bir eksikliktir. Bunun yanında anne, baba, anneanne, dede,
dayı gibi karakterlerin de adları yoktur.
Kitabın kapağında yer alan resim oldukça renkli ve
dikkat çekicidir. Ancak iç sayfalarda siyah beyaz resimler tercih edilmiş olup
çizimler oldukça basittir. Kitap renkli ve detaylı biçimde resmedilmeye müsait
olduğu halde bu şans yazar tarafında kullanılmamıştır.
Kitabın sonu apar topar bağlanmıştır. Çocuğun bir
anda hastanelik olması ve sonucunda dersini alması hızlı bir biçimde geçiştirilmiştir.
Çocuğun hatasını anladığı bölüm daha detaylı işlenebilirdi. Ancak kitabın
çocukların ilgisini çekecek bir konudan yola çıkarak hazırlanması ve
anlatımının oldukça yalın ve açık olması yönleriyle bu eser hitap ettiği yaş
grubuna (9-13) uygundur. Rahatlıkla tavsiye edilebilir.
SORULAR:
1-Başkahramanın dayısı nerede yaşamaktadır?
2- Başkahraman neden hastanelik olmuştur?
3-Siz yazarın yerinde olsaydınız başkaraktere hangi
ismi verirdiniz?
4-Sizin vazgeçemediğiniz bir alışkanlığınız var mı?
Kitabı İnceleyen: Ümeysa SARIHAN