6 Haziran 2013 Perşembe

Gözkuşağı-Yusuf Bal (İnceleme)

Kitabın Adı: Gözkuşağı
Şairi: Yusuf Bal
Yavınevi ve Yılı: Şiirvakti Yayınları / 2013

Kitabı elime aldığımda kapağındaki göz dikkatimi çekti. İlk etapta  anlamsız harflerden meydana geldiğini zannettim… Sonra gözlerim üzerinde usul usul dolaşmaya başladı.

 Harfler kelimelere, kelimeler cümlelere, cümlelerde göz şekli verilmiş harika bir şiire dönüştü.

Kitap tam tamına 5 bölümden meydana gelmekte. 1. Bölümde 13 adet , 2. Bölümde  20,  3. Bölümde 7 , 4.Bölümde 6 , 5.  
Bölümde de 1 adet şiir mevcut.

Kitap için yeni bir kırılmanın, yeni bir dönemin başlangıcı demek geliyor içimden. İçerisinde öyle şiirler barındırıyor ki ; daha önce hiçbir yerde rastlanılmayan şekillerle oluşturulmuş.
Enis Behiç Koryürek’in kaleminden çıkan Gemiciler şiiri bildiğim ilk şekille yazılmış şiir.  Daha öncesinde belirli bir şekle tabi tutularak yazılmış bir şiire denk gelmedim. Enis Behiç şiirin şeklini deniz dalgaları haline getirerek aslında şiire yeni bir şekil boyutu kazandırmıştır. Ondan sonra  ya da önce böyle bir şiir yazıldı mı bilmiyorum…Ta ki Yusuf Bal'a gelininceye kadar.

Yusuf Bal’ın- Gözkuşağı isimli şiir kitabında bir çok şekilli şiir yer almaktadır.  Bu şekilli şiirlere bakıldığında şiir yazılırken ne kadar çok emek verildiği ortada.

Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi duran şiirleri okumakta yazmakta büyü hüner işi doğrusu…
İçlerinde en çok beğendiğim şiir Kül Kanat.
Yarım kanatlı kelebek modeliyle hazırlanmış bir şiir. Sanırım kelebekleri çok sevdiğim için şiir gönlümün ucuna konuverdi. Şu dizeler kelebeğin neden yarım kanatlı olduğunu çok iyi özetliyor: 

Bilmiyorum durdu mu saatler.. parmaklıklar arkasında
Özgür olmak aslında
Buluttan ateşi indirmek gibi.

Düşüyorum Usta isimli harika bir şiir daha çıkıyor kitabın 13. Sayfasında karşımıza. Şiire baktığımda ak bir güvercin canlanıyor gözlerimin önünde. Edebiyat Ortamı’nın 30. Saysında çıkan şiir isyankar bir finalle son buluyor: Her gün ölüyorum, kimse beni gömmüyor usta…

Şiirde şekilli şiirlerin dışında serbest nazımla yazılmış nefis şiirlerde yer alıyor. Şekilli şiirlerle, serbest nazım  kullanılarak oluşturulmuş şiir kitabı her şiir kitabı rafını süslemeli.

Ahmet Haşim eğer hayatta olsa bu kitap hakkında ağır eleştirilerde bulunurdu sanırım.  Ona göre ne de olsa :  
‘’ Ressam fırçasıyla şiir yazılmaz.’’

Yazıma şunları söyleyerek son vermek istiyorum: Yusuf Bal bir özveri adamıdır ve şiire getirdiği bu yenilikler değerlendirilmelidir. Bana göre emek verilerek bu tarz şiirler yazılırsa; bu yeni bir akımın başlangıcı olabilir.

 Yüreğinize ve kaleminize sağlık saygı değer Yusuf Bal…


Şevket ÖNDER

4 Haziran 2013 Salı

Kasaba Sanat Dergisi Eleştiri (10.Sayı)

Kasaba Sanat Dergisi
3 Ayda bir çıkmaktadır.
Yıl: 3
Sayı: 10

Derginin daha önceki sayılarını okumadım. 10. Sayısı elime geçti ve üzerinde biraz eleştiri yapmak istedim.  Dergiye ilk baktığımızda  maddi imkansızlıkların sıkıştırdığı bir dergi gibi gelebilir. Ama kağıt kalitesi ve sayfa sayısı üzerinde durulursa bunun bir yanılgı olduğu anlaşılacaktır. Dergi 42 sahifeden meydana geliyor. 
Açılışının bir şiirle olmuş olması editörüne saygımı daha da arttırdı. Editör ilk sahifeyi kendi yazısıyla doldurmak yerine güzel bir şiirle açılış yapmış. Devamındaki eser ‘’ Bulgaristan Edebiyat’ına dair genel bir bakışı’’ anlatıyor.
Açılış şiirinden daha güzel şiirler var derginin ilerleyen sahifelerinde…
‘’Kasabaya Kar Yağıyor’’ isimli bir şiir var ki; finali çok hoşuma gitti.

‘’Kasabaya kar yağıyor
Ömrüm eriyor Kutluk Sokak’ta…’’

Dergilerde az rastlanır bir sikeç celbetti beni. 5 farklı karakterin canlandırdığı ustaca hazırlanmış bir sahne metni, güzel bir mesajla sona eriyor.  Bu dergi de yok yok harbiden. İlerledikçe insan nelerle karşılaşacağına dair meraklanıyor.

Bulmaca çözer gibi derginin üzerine gitmeye devam ederken Ziya Osman Saba’nın kaleme alındığı bir biyografi çıkıyor karşımıza.
Yazı şairimizin acıklı hayat hikayesini anlatırken şiirlerinden alıntılar yapmayı da ihmal etmemiş.  Kullandığı bir imge var ki; es geçilmemiş ve hakkı verilere anlatılmış. (Beyaz)
Hayatı usanç içinde geçen bir adamın ölüm özlemidir : Ziya Osman Saba…

‘’Modern Zamanlarda Şiir’’ isimli bir yazı dergi içinde beni en çok boğan yazı oldu. Başlık oldukça ilgimi çekti tam damağıma göre olduğunu düşündüğüm yazıyı okuyunca ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığına uğradım. Yazan kişiyi fazlaca yermek istemiyorum lakin yazdığı metni tek bir cümle özetliyor:’’ Dönem değiştikçe şiir de değişir.’’  Yazı biraz ağırlaştırılmış bir dille kağıda empoze edilmiş.  Modern zamanlardaki şiirden çok şiirin dönemlerle birlikte değiştiğinden, şiirin kültüre bağlılığından, şiirin ırka bağlılığından söz etmiş. Başlık içeriğin habercisidir… Bana göre haberci yanlış yere gönderilmiş.

Hasan Efe isimli bir arkadaşımızın çizdiği karikatür içimi sızlattı. Karikatür anlayan için çok şeyin ötesinde
daha çok şey anlatıyor…

‘’Sözcüklerin Birikimidir Şiir’’ başlığıyla oluşturulmuş bir eser bizlerle buluşuyor dergide. Çok iddialı bir başlık. Yazarımız az çok başa çıkmış gibi görünüyor bu iddialı başlıkla. Bir yandan da şiiri kümülatif bir bilgiymiş gibi gösterdiği için kendimce kızdım yazarımıza.

Derginin en beğendiğim ikinci yazısı son sayfalara döşeli duran ‘’Güzel Sanatların Dokuz Perisi’’ isimli eser oldu. Yunan ve Latin edebiyatına ilham veren mitolojik karakterlerin tanıtıldığı harika bir metin oluşturulmuş.

Son olarak dergide şiirlere bolca yer verilmiş olması , derginin gönlümü kazanmasında büyük rol oynadı. Emeği geçen herkesin ellerine , yüreğine ve kalemine sağlık.

Şevket Önder